FELÂTÛN-VÂRÎ (EFLATUN) SERGİSİ
FELÂTÛN-VÂRÎ (EFLATUN) SERGİSİ
Eflatun Sadece Bir Filozof Değildir
Eflatun denilince aklımıza ilk önce Yunanlı filozof Platon gelmektedir. “P” sesi olmadığı için Araplar, Platon’u, “Eflatun” olarak okumuşlar, biz de bu okuyuşu kabul etmişiz. Ancak “Eflatun” kelimesi Türkçe’de sadece bir filozof adı değildir, hem “Platonik” şeklinde ideal aşk için bir tanımlama ve aynı zamanda da bir renk adıdır. Bir “Sokrat” veya “Aristo” rengi yoktur ama Eflatun adında bir rengimiz vardır. Bu renkle filozof Eflatun arasında nasıl bir ilişki kurulmuştur? Neden başka dillerde Eflatun diye bir renk yoktur da sadece Türkçede vardır? Neden başka filozofların değil de sadece Eflatun’un adı bir renge isim olmuştur?
Uzun uzun izahı gerekir. Ancak, eflatun veya mor renk, literatürde dâhilerin, sanatçıların, yaratıcı kimliği baskın olan kişilerin rengi olarak kabul edilmiştir. Bu da “gerçeklik”ten ziyade “imgeler” ve “semboller”e gönderme yapar. Eflatun da yaşadığımız âlemin gerçeklikler alemi değil, semboller âlemi olduğunu, bu âlemdeki varlıkların, hakikatte var olan “ide”lerin sadece bir yansıması olduğunu söylemiştir. Bu anlamda Eflatun ile “imge”, “ide” ve “sembol” kelimeleri aynı kategoride ele alınır. Müslüman Türk kültürünün en önemli sembol ve imgeleri hemen daima Tasavvufun tasavvurlar âleminden gelmektedir. İnancımıza göre de Eflatun sıradan bir filozof değil, çoğu kere “Eflâtûn-ı ilâhî” olarak anılan bir hâkim bilgedir. Dolayısıyla tasavvufun “aşk” ve ide” tasavvuru idrakiyle, hem “aşkın” olanı ve hem de “ide”yi tasviri bakımından Eflatun’un varlık tasavvuru pek çok açıdan uyuşmaktadır. Muhtemeldir ki Eflatun’un bir aşk tasviri ve renk adı oluşu bütün bu kabullerin zamanla “ide”, “aşkınlık” ve “mor” rengin çağrışımlarıyla Eflatun’un felsefesindeki esas kabullerin çakışması neticesinde olmuştur. Fakat maalesef üzerinde pek durulmayan bir konu olduğu için bu meselenin tam manasıyla aydınlığa kavuşması için çok farklı sahalarda araştırmaya lüzum vardır. Fakat bir filozof adını “aşkınlığın” ve bir “rengin” adı yapan milletimizin, bu görkemli tasavvurla, felsefeyi, pek çok milletin ulaşamadığı çok kıymetli ve derin bir anlayışla dilinde yaşatması her bakımdan takdire şayandır.
Prof. Dr. Dursun Ali TÖKEL
İstanbul Üniversitesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi iş birliğinde, İstanbul Üniversitesi Müze ve Kültür Miraslarının Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MÜZEYUM) Müdürü Doç. Dr. Güner Sağır ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ISM) Müdürü Öğretim Görevlisi Betül Bilgin tarafından organize edilen, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Elemanlarının tezhip, minyatür ve hat eserlerinden oluşan “Felâtûn-vârî” sergisinin açılışı 14 Kasım 2024 tarihinde saat 15:00’da İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Sergi Salonu’nda, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent ZÜLFİKAR ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat ŞİMŞEK tarafından gerçekleştirilecektir. Sergi 30 Kasım 2024 tarihine kadar ziyaretçiye açık olacaktır.
SERGİYE ESERLERİYLE KATILANLAR:
Ali TOY
Aysun MİRZEOĞLU
Betül BİLGİN
Betül SAYIN
Davut BEKTAŞ
Emre ATIRCIOĞLU
Hamide Nur ÖZSOY
Jahongir ASHUROV
Kazım ÖZTÜRK
Latife AKTAN ÖZEL
M. Hüsrev SUBAŞI
Melike KAZAZ
Merve ÇELİK
Muhammed Halid DAĞCI
Nihal ARACI
S. Hilal ARPACIOĞLU
Selma ÖZPALA
Sibel ÇOLAK BONCUKÇU
Sümeyye SARUHAN
Volkan HOŞCAN